7 Mayıs 2011 Cumartesi

...med-cezir...

pencereler bırak açık kalsın geceleri yağmurlar yağsın
günebakan düşlerimiz yağmur sesiyle çoğalsın


sırılsıklam ıslanmak istiyorum. saatlerce yağmur altında, üstümde incecik bir askılı, altımda kısacık bir şort ve çıplak ayaklarımın altındaki yumuşak toprağı, yeri gelince sert asfaltı, bazen de çakıl taşlarının derime bir batıp bir çıkışını hissederek koşmak istiyorum.

Dönmek, mümkün mü artık
Dönmek, onca yollardan sonra
Yeniden yollara düşmek

Belki dönmek değil de, ikinci bölümde dediği gibi gitmek yapmam gereken. Kimseye zarar vermeden, kimseyi üzmeden, kimseyi kırmadan yollara düşmek, gitmek... Bulabildiğim en yakın zaman diliminden, bu yazdan başlayıp "buradan" uzaklaşmak. Ne kimsenin aklını karıştırmak, ne artık bir türlü engelleyemediğim göz yaşlarımın akmasına izin vermek... Bugün de yaptığım gibi hiçbir zaman yollamayacağım mektupları yazmaya bir son vermek belki de... "Keşke" demeden, sadece gitmek... Uzakta olunmasına alışmak bir şekilde, özgür bırakmak, kendi haline bırakmak, zamana güvenmek, araya giren mesafelerin ve zamanın yaşanılanların izini silikleştirmesine - hiç istemesem de- yardımcı olmak, hayatı daha çekilebilir kılmak bir şekilde... Her zamanki gibi içime atmaya devam edip kimsenin hayatına karışmadan usul usul kendi hayatıma çekidüzen vermek, görüşülmeme ihtimali olan ayların, günlerin, saatlerin hesabını yapmaktan vazgeçmek, gitmek...

 Sözlerimi geri alamam
Yazdığımı yeniden yazamam,
Çaldığımı baştan çalamam,
Bir daha geri dönemem.


Akıyorsa gözyaşım kurumasın,
Coşup seven gönlümse durmasın,
Dost bildik anılarım çağırmasın,
Bir daha geri dönemem.

Çok istesem de dedim ya, gitmem lazım. Sözlerimi geri almaya bu kadar hazırken, mantığım diyor ki bu kadar yaşanılanlardan sonra, kimse daha fazla üzülmeyi hak etmiyor.

Ama o zaman "carpe diem" nerede? Ben şimdi, sadece "öyle" mutlu olabileceksem?

Dönmek, mümkün değil mi gerçekten şu an geri dönmek?..

Bilmiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder