20 Eylül 2011 Salı

kaybolmuş çiçek dürbünüm.

bir çiçek dürbününden insanlara bakarken...

bu kadar çok rengi bir arada görmeyeli çoook uzun zaman olmuş gibi hissediyorum.

herkes, her şey çok aynı.

bu sıradanlığı bir şekilde çıkarıvermek lazım hayatımızdan ama nasıl?..

17 Eylül 2011 Cumartesi

2011-2012 eğitim-öğretim yılı hayırlı olsun.

hayatımın anahtar kelimeleri:

okul.kütüphane.308 no'lu oda.score kongre'11.eylül'de dokuz eylül'de.gitsem mi ki?.seferihisar.çeşme.24-25 eylül.kuzenimin sünneti.7-9 ekim.debat üçüncü bilim şenliği.kongre.organizasyon.bilimsel kurul.bildiri kitapçığı.çeşme.vapur.onkolojide güncel yaklaşımlar.hocalar.randevular.ajandam.kayıtlar.posterler.gidebilicem mi?.uçak bileti.öçm.6,5 puan.kocaeli.gk.15-17 ekim.eyp.european youth parliament.avrupa gençlik parlamentosu.toplantı.bi daha toplantı.aynı anda farklı toplantılar.sabiha gökçen.sabancı.adnan menderes.uçak promosyonları.hotel ayarlamaca.single/double/triple odalar.bitmek bilmeyen telefon görüşmeleri.mart.2012.69. uluslararası konferans.istanbul.bi ara sınavlar.ertelenen doktor randevusu.öğrenci belgesi.kayıp öğrenci kartı.uyku.okuma listesi.okunamayan kitaplar.izlenilmek üzere sıraya konulmuş filmler.uyuyakalmalar.sivrisinekler.

şimdilik aklıma gelenler...

11 Eylül 2011 Pazar

is.tan.bul

bu başlığı o kadar çok facebook'ta status'um olarak kullandım ki...
geçen seneyi ve bu yazı istanbul'a gel-git'lerle geçiren biri olarak belki de, "ben de buradayım" çabalamasıydı bu.
küçük bir kızın arkadaşlarını özlediğini belirtme şekliydi.
doğduğu şehre olan aşkını vurgulama arzusuydu.
şu an yine is.tan.bul'dayım ama bu sefer parlamentonun gelecek konferansının organizasyon ekibinde olanlar ve ailemdekiler dışında kimse bilmiyor benim bu şehre ayak bastığımı.
sessizce geldim. kimseyi aramadım. hiçkimseye haber vermedim.
zaman mıydı bahanem? yoksa üşengeçlik mi? belki de isteksizlik?
bilmiyorum.
sanki artık farklı bir yolda yürüyorum gibi geliyor bana.
geriye dönüp baktığımda, eskileri çok özlediğimi fark ediyorum ama yaşanmışlıkları geri getirmek için de elimden bir şey gelmiyor gibi sanki.
izmir-istanbul arası mekik dokumak belki de ruhsuz ve anlamsız hissettiriyor bana kendimi bir noktadan sonra.
buraya gelmiş olmamın bu kadar sık yaptığım bir eylem olduğunu düşünerek çok da önemli olmadığını fark ediyorum.

yine de dün kısırkaya - ki burası sarıyer'e minibüsle yarım saat uzaklıkta, karadeniz kıyısında bir köy- muhteşemdi.
toplantı yapmak için daha güzel manzarası olan başka bir yer bulamazdık herhalde.
gün batımında kumsalda çıplak ayak yürümenin, dalgaların verdiği serinliğin, turkuaz renginin binbir tonunun verdiği iç rahatlığının ve küçücük beyaz bir salıncakta yeşille bütünleşmiş olarak hafifçe ileri geri gidebilmenin keyfi de paha biçilemez.

ucundan kıyısından bir şekilde, eğer istersek güzel şeyler bulup çıkarabiliyoruz.
ve devasa mutluluklardansa, ben böyle hiç beklemediğim bir anda minicik sürprizleri daha çok seviyorum.

fizy'nin mood bölümü de tam ne dinlemek istediğimi bilmediğim anlarda yardımıma koşuyor.
mood'um karmaşık dedim, ajda pekkan'dan bu şarkıyı dinlettirdi bana.
yeşilçam şarkılarını anımsattı bana.
"tut tut tut tut kalbimi
isterim geri.
...
bir köşede yalnız kaldım."




8 Eylül 2011 Perşembe

üvercinka

bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek




bu şiiri çok seviyorum.