Eksi sonsuz'dan artı sonsuz'a kadar yaşanılanların, yaşanılıyor olanların ve yaşanılacakların akıp geçivermesi zihinden.
Mumun alevine kavuşan, süzülerek akan tek bir damla.
Kaldırımlardan taşan tuzlu sular.
Gökyüzünün yanağımla buluştuğu an.
Annemin elimden tutması, babamın görüntüsünün ablamla oynadığımız oyunlara karışması...
Bilinmeyenin özlenmesi. Beni unutma, değil. Beni güzel hatırla!..
Yanağımdan akan damlalar, Raindrops adeta...
Burcu burcu esen rüzgârın yükseldiği anlarda kuruyan yanaklarım
Gül yapraklarının mumun çıtırtısıyla paramparça oluşu, dikenlerin birer birer yere savrulması...
Tarçın kokusuna karışmış su şırıltılarına eşlik eden müzik; darbukanın oynak ritmlerinde göbek atarcasına ağlama isteğine karışmış kahkaha krizlerine gark olmak...
Olmayan sözcükleri bulma çabasında kâğıt-kaleme hasret, gözleri kapatıp harf harf fısıldamak içten gelenleri.
Elinden tutmak, eskilerin tozlu sayfasında Meksika'ya uzanıp Boğazkere üzümlerinin burukluğunu içine çekmek.
Olmayan sözcükleri orada öylece bırakıp telefona sarılmak ve susarak ifade edercesine gözlerini anlamla doldurmak...
Seneler sonra Anjelika Akbar'ı sahnede yaşamak.
Sıcak koltuk.
Rahatlık.
Şubat14 işte. Aziz Valentine'e sevgiler...
tarçın kokusu olmazsa olmazlardan tabi (:
YanıtlaSilO "an"lardan birine yerleşebilmiş olmak güzel. Nice güzel "an"lara!
YanıtlaSil