Dün okula geldin, bir heves konferans salonunda aldık yerlerimizi.
Aydın sorumluluğu, dedin.
Vicdani sorumluluk, dedin.
Ülke, karanlıklara boğulacak,dedin.
Ya sonra?
Bu popülist söylemlerin son bulacak diye bekledim.
Belki, sadece söylenmez, neler yapılacağına dair birkaç öneride bulunur bizlere, dedim.
Oturmaya devam ettikçe ben, sen yolda karşıma çıkmış, şöyle böyle konuşan insanlar gibi oldun.
Belki de ben artık vatan, millet, sakarya diye bağırdıkça insanlar etkilenmiyorum.
Belki de artık siz, aydınlar(!) daha elle tutulur bir şeyler söylemelisiniz bizlere.
Aydın sorumluluğu belki de yarım saat çıkıp kürsüye konuşmak değil de iş-görür fikirlerle insanları düşünmeye ve sonrasında harekete geçirmeye sürüklemektir. Ne dersin?
Ve Ataol'cuğum, sen sadece şiir yaz. şiir oku.
Çünkü ancak o zaman büyüyorsun gözümde.
"Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana"
Burada yazılanlara katılıyorum. Birilerinin kendi kendilerini aydın ilan etmesi aydın olmaya yetmiyor artık. Körler sağırlar birbirini ağırlar devrinin sonu da yakındır. Yeni fikirler, yeni yaklaşımlar, yeni sözler gerek.
YanıtlaSil"Aydın sorumluluğu belki de yarım saat çıkıp kürsüye konuşmak değil de iş-görür fikirlerle insanları düşünmeye ve sonrasında harekete geçirmeye sürüklemektir. Ne dersin?"
Gerçekten aydın insanlar da gerek tabii.
Eski aydın kafası çok sıkıcı gerçekten.