13 Kasım 2011 Pazar

untitled (isimsiz)

biz farkında değilken birileri bizim sesimizi mi kesiyor?

12. İstanbul Bienali'ni gezmek için bugün SON gün!

11/11/11 tarihinin özgünlüğüne yakışacak bir biçimde, ben de bienali 2 arkadaşımla geçtiğimiz Cuma günü gezme fırsatı buldum.

Labirent şeklinde dizayn edilmiş Antrepo 3 ve 5'te zaman zaman nerelere gideceğimizi şaşırıp, hafiften yolumuzu doğrultamasak da, gri duvarların arasında İsimsiz'e ait sanat eserleri ve beyaz renkle boyanmış duvarlarda da kişisel eserleri görebileceğimizi bildiğimizden bir şekilde labirentte kendimizi ve birbirimizi kaybetmeden çıkışı bulabildik.

Modern sanat her ne kadar yoruma açık olsa da, yine de böyle sergilere önceden bir şeyler okuyup, az biraz fikir sahibi olarak gitmekte fayda var bence. Her ne kadar sanat eserine baktığımda benim yorumum önemli olsa da viewer olarak, sanatçının bana convey ettiği/ etmeye çalıştığı mesajın da bir şekilde benim tarafımdan doğru algılanabilmesi gerektiğine inanıyorum.

İsimsiz (Ateşli Silahla Ölüm) kısmından çok etkilendik.

"that soldiers killed/ the soldiers are being killed" gibi sözcükleri oluşturan, neon ışıkların yanıp söndüğü ve çeşitli cümlelerin kurulduğu bir harfler bütünü vardı - ki yazdığı tezatlıkların aynı harfler kullanılarak oluşturulduğunu görmek etkileyiciydi gerçekten.-

Sürekli arabanın yaklaştığı ve her seferinde, "Eyvah! Çocuğu ezip geçecek!" düşüncesiyle tamamını izleyemediğimiz bir video çalışması vardı mesela.

Sonra kurşun deliğinin kafa üzerindeki fotoğrafı hiç bu kadar canlı ve mide bulandırıcı görünmemişti bana daha önce.

Sonra İsimsiz (Ross)'ta da eşcinsellik konusu işlenmişti.

Kutluğ Ataman'ın (hakkında daha fazla bilgi için resmi websitesi: http://www.saatleriayarlamaenstitusu.com/site/main) askerliğe kabul edilmeyişiyle ilgili fiziki muayenesinin sonuçlarını yazan raporu vardı - ki orada en çok vurgulanan kavram hareketlerin, davranışların, sanatçının konuşmasının effeminate oluşuydu -

İsimsiz (Tarih)'te de aklımda kalanlar; yan koyulmuş bir kum saati (çalışmanın adı: Askıda Kalan Zaman'dı), TIME dergisinin ilk sayısından günümüze kadar kapak fotoğraflarının birbiri ardınca gösterildiği bir slayt gösterisi, yılları gösteren cetveller (mesela bir darbe cetvelinde, Türkiye'deki darbelerin tarihi işaretlenmişti) ve ifade edemeyeceğim toplumsal baskı ve elektriksel dışavurumun yansıtıldığı bir oyuncak


İsimsiz (Pasaport)'ta her yere çeşitli dillerde, "HER YERDE YABANCI!" yazılmıştı.
Verilmek istenen mesajı gayet güzel ifade ediyor bence bu sözcükler.

Bienal'in ithaf edildiği (adına düzenlendiği) Küba asıllı Amerikalı sanatçı Felix Gonzalez-Torres'in İsimsiz eserlerini de bilmek lazım tabii ki bu noktada. (12. İstanbul Bienali'ni Gezmeden Önce Yapılması Gerekenler! - Mimarizm)

Herkesin bienalden çıkarımları farklı olacaktır.
Bunlar sadece benim aklımda kalanlar.

Sanat dolu bir 11/11/11'di bizim için, güzeldi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder