25 Kasım 2013 Pazartesi

tadidamagimdakalanbirsiirbu.onatkutlar'dan.

"Sen gittikten sonra iki çalgıcı 
turnalar semahını çaldı ve kimse dinlemedi onları 
benden başka. Sarımsak kokusunun 
yoksulluk ve rakıyla buluştuğu saygısız kalabalıkta 
kimse duymadı beni terk eden 
kanatların bıraktığı esintiyi. Biri incecik öbürü kalın 
iki tel vururken çalgının yüreğine 
nicedir aklımı kurcalayan Bertold Brecht'in 
"Sevenler" şiirini düşündüm bir yaşamdan ötekine 
yanyana uçan iki turnayı. Taa, yirmisekizlerden, 
"Güneşin ve ayın az değişken dilimleri altında 
uçup giderler yine, böyle tutkun birbirine. 
Hey, nereye gidersiniz? —Hiç bir yere— Nerden
                                                             gelirsiniz?
Her yerden. Sorarsınız, ne zamandır birliktesiniz? diye.
Az zamandır. Ne zaman ayrılacaksınız peki? —
                                                             Yakında."
Çıktığımda hava açıktı ikindi güneşi gibi 
nicedir ısıtmayan parlak ayın az değişken dilimleri
                                                             altında 
yürürken sordum kendi kendime. Nereye gidiyorsun? 
Hiç bir yere. Ne zamandır yalnızsın? Bilmem, denize 
ve ayışığından yapraklar kesen 
şiire sormalı bunu. Daha yazılırken 
bir anıya dönüşen şiirlere 
Sordum kendi kendime ne yapılabilir çamurdan? 
Heykel. 
Acılardan? Aşk. Yoksulluklardan 
bir devrim bile yapılabilir. Ama hiç bir şey 
hiç bir şey yapılamaz ayrılıklardan. 
Sen, çalgıcılar ve ayışığı çekip gittiniz uykunun 
eşiğine vurulmuş bir turna gibi dönerek 
düşerken sordum otuzdokuzlardan Bertold Brecht'le
                                                             birlikte 
"Ne yapmalı peki?" Aklım dokunacak 
bir başka akıl arıyor. Nicedir yabancı denizlerde 
yıkanan tenim başka bir teni. "Ne yapmalı?" 
Biliyorum yağmur yağmaz yukarı doğru yeniden 
Acımaz olur, silinir gider izi bıçağın. 
Ama hiç bir rüzgar dolduramaz boş kalan yerini, 
bir yaşamdan ötekine 
birlikte uçan turnaların yerini 
gökyüzünde."


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder