26 Haziran 2013 Çarşamba

yaz gelir.

(başlık; Murathan Mungan'ın yaz geçer'ine ithafen)
(az biraz umut lazım, daha yazın başındayken)

Fotoğraf uygun mu? (dişlerim gözüküyormuş çok hafif. "hemen yolun karşısındaki yer"den 20 TL karşılığı çektiriverdim. Pazarlık yaptım ama işe yaramadı. Ne pahalıymıs yahu!)
Evraklar tamam mı?
Bu şişe parfüm şişesi mi? Üzerinize sıkabilir misiniz? (bu konuşma gerçektir.)
Asansörde VA'ya basınız. (Visa Application'ın kısaltması herhalde bu)
Şimdi numara alınız.
Numaranız üç kez yanacak, takip ediniz.
Şimdi sol el dört parmak, evet şimdi de iki baş parmak yan yana.
Nerede okuyorsun? Annen ne iş yapıyor? Baban ne iş yapıyor? 

Vallahi uğraş-dur işiymiş şu vize almak. 2016'da yeşilimi benden almaya geldiklerinde vermeyeceğim işte. Kendimi intihar ederim filan diye blöf yapıp vermem ki ben. Hiç çekilir dert değilmiş arkadaş şu vize işi. 

Ama aldık, çok da sorgulanmadan hem de. Pazar gününden itibaren Türkiye saatine 7 ekliyorum. Sonra bir de Japonya saatinden 14 çıkartıyorum. Heyecan dorukta!.. :) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder