"Herkes bilsin, çok mutlu bir hayat yasadım." cumlesiyle bitti Masumiyet Müzesi.
Eşyaların bir ruhu olduguna inanıyorum ben de. Elimde olan milyonlarca küçük, ıvır zıvır diye tabir edilebilecek seylere baktıkca gözümün önünde sahneler canlanıyor benim de. Okurken nasıl anlamsız bulduysam 8 sene boyunca, çok sevdiği kizi SADECE görebilmek, kokusunu duyabilmek, gülüşünü takip edip onun dokunduğu tuzluga dokunabilmek için O'nun evine yemeğe giden zihniyeti, kitabın bitiris cümlesinin beni haksız çıkardığını hissediyorum. Herkes hırslı ve kendisini merkeze koyduğu bir hayatı secmeyebilir ve eğer "oyle" mutlu oluyorsa insan baskalarını umursamadan "oyle" yasamaya devam etmelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder