13 Temmuz 2014 Pazar


Koşuşturmadan sakince yaşamayı özlemişim. Saatin tiktaklarının arka planda alelade soluklaşmasını, her günün bir öncekine benzeyen yavaşlığını içimde duyumsamayı, orkide kokulu losyonumu eşlik eden o hafif müziğin ritmiyle acele etmeden, telaşsızca vücudumda gezdirmeyi özlemişim. Hızlıca göz gezdirmek zorunda kalmadığım, satırlar arası herhangi bir hecede kalkıp kendime kahve hazırlayabildiğim okumalarımı, gecenin bir yarısı deniz kıyısında –tüm kalabalığa rağmen zil çalmaya gerek duymadan- bisikletimi sürmeyi özlemişim. Harbiye’de dolunaya az kala, blushın tatlı serinliğinin tadı damağımda, yıldızların altında bu mükemmel insanı dinlemeyi de özleyeceğim, biliyorum.